Somatik Belirti Bozukluğu

Somatik Belirti Bozukluğu

Somatik Belirti Bozukluğu (SBB), bireyin bedensel belirtilere aşırı odaklandığı, bu belirtileri şiddetli ve tehdit edici olarak algıladığı, buna bağlı olarak kaygı, davranış değişiklikleri ve işlev kaybı yaşadığı, psikiyatrik bir bozukluktur. Bu tanı, DSM-5 ile birlikte daha önce “somatoform bozukluklar” başlığı altında yer alan tanıların önemli bir kısmının yerine geçmiştir. SBB, yalnızca fiziksel şikâyetlerin varlığı ile değil, aynı zamanda bu şikâyetlere yönelik düşünsel ve duygusal tepkilerin derecesi ile tanımlanır.

Somatik Belirti Bozukluğu Tedavisi - Online Psikiyatri Terapi

Toplumda oldukça yaygın olan bu bozukluk, hem birinci basamak sağlık hizmetlerinde hem de uzman kliniklerde sıklıkla karşımıza çıkmakta; bireyin yaşam kalitesini düşürmekte ve sağlık hizmeti kullanımını artırmaktadır.

Somatik Belirti Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan DSM-5’e göre, Somatik Belirti Bozukluğu tanısı koymak için aşağıdaki temel kriterlerin karşılanması gerekir:

  • Bireyin bir veya daha fazla somatik belirti göstermesi ve bu belirtilerin rahatsızlık verici ya da günlük yaşamı bozan nitelikte olması gerekir.
  • Bu belirtilere eşlik eden düşünce, duygu ve davranışlarda aşağıdakilerden en az biri bulunmalıdır:
    • Semptomlar hakkında aşırı ve sürekli düşünme,
    • Sağlıkla ilgili sürekli yüksek düzeyde kaygı,
    • Belirtilerle ilişkili olarak aşırı zaman ve enerji harcama.
  • Semptomatik durum kalıcıdır (genellikle 6 aydan uzun sürer), ancak tek bir belirti sürekli olmak zorunda değildir.

Bu kriterler, hem fiziksel bir hastalık tanısı alan bireylerde hem de açıklanamayan bedensel şikâyetlerde geçerli olabilir. Tanı koyarken önemli olan, belirtilerin birey üzerindeki psikolojik etkisinin derecesidir.

Somatik Belirti Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Somatik Belirti Bozukluğu çok çeşitli klinik tablolarla seyredebilir. En sık görülen semptomlar şunlardır:

  • Sürekli tekrarlayan ağrı (baş, sırt, mide vb.)
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Gastrointestinal problemler (şişkinlik, kabızlık, bulantı)
  • Kardiyak şikayetler (çarpıntı, göğüs ağrısı)
  • Nörolojik belirtiler (baş dönmesi, bayılma hissi)

Bu fiziksel yakınmalara, genellikle yoğun bir sağlık kaygısı eşlik eder. Birey, hekimlerin “organik neden bulunamadı” açıklamalarına rağmen, ciddi bir hastalığı olduğuna inanabilir. Hekim-hekim gezme, sürekli tetkik yaptırma, güvence arama davranışları sık görülür. Aynı zamanda, depresif belirtiler (mutsuzluk, karamsarlık) ve anksiyete belirtileri (huzursuzluk, gerginlik) eşlik edebilir.

Somatik Belirti Bozukluğu Nedenleri (Etiyolojisi) Nelerdir?

SBB’nin etiyolojisi çok faktörlüdür ve biyopsikososyal modelle açıklanabilir:

1. Biyolojik Etkenler

  • Genetik yatkınlık önemli bir risk faktörüdür.
  • Merkezi sinir sisteminin ağrı ve duygusal işlemlemeyle ilgili bölgelerinde (özellikle insula ve anterior singulat korteks) işlevsel bozulmalar saptanmıştır.
  • Otonom sinir sisteminin aşırı duyarlılığı ve HPA (hipotalamus-hipofiz-adrenal) ekseninde düzensizlikler bildirilmiştir (Kroenke et al., 2011).

2. Psikolojik Etkenler

  • Katastrofik düşünme eğilimi (örneğin küçük bir ağrıyı ölümcül bir hastalık olarak yorumlama),
  • Çocukluk döneminde öğrenilmiş baş etme biçimleri (örneğin hastalık yoluyla ilgi görme),
  • Depresyon, anksiyete ve travma öyküsü,
  • Düşük stres toleransı.

3. Sosyal Etkenler

  • Ailede kronik hastalık öyküsü veya aşırı koruyucu ebeveyn tutumu,
  • Sağlık sistemine kolay erişim ve sık hastane başvurularının ödüllendirici hale gelmesi,
  • İş veya sosyal yaşamda kaçınılması gereken durumlara hastalıkla yanıt verilmesi (ikincil kazanç).

Somatik Belirti Bozukluğu Risk Faktörleri

  • Kadın cinsiyet
  • Düşük eğitim ve sosyoekonomik düzey
  • Travmatik yaşam olayları (özellikle çocuklukta istismar)
  • Ailede psikiyatrik bozukluk öyküsü
  • Eşlik eden anksiyete ya da depresyon
  • Kişilik özellikleri (örneğin yüksek nevrotizm, histrionik özellikler)

Bu faktörlerin varlığı, semptomların ortaya çıkma olasılığını artırabilir. Özellikle çocukluk çağındaki olumsuz yaşam deneyimleri, ileriki yaşlarda SBB gelişimine zemin hazırlayabilir.

Nasıl Tanı Konulur?

Tanı sürecinde en önemli nokta, semptomların tıbbi açıklamasının olup olmamasından ziyade bireyin bu belirtileri algılayış şeklidir. Klinik değerlendirme, detaylı psikiyatrik öykü alma ve DSM-5 tanı kriterleri üzerinden sistematik sorgulama ile gerçekleştirilir.

Ayırıcı tanıda aşağıdaki durumlar göz önünde bulundurulmalıdır:

  • Gerçek organik hastalıklar (belirtileri açıklayabilecek tıbbi durumlar)
  • Anksiyete bozuklukları (özellikle hastalık anksiyetesi)
  • Majör depresif bozukluk
  • Somatizasyon bozukluğu (eski DSM-IV tanısı)
  • Konversiyon bozukluğu

Tanı sürecinde psikometrik araçlar (PHQ-15, SSD-12 gibi) kullanılabilir. Biyolojik testler ancak gerekli görüldüğünde yapılmalı, gereksiz tetkiklerden kaçınılmalıdır.

Somatik Belirti Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Somatik Belirti Bozukluğu tedavisi bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Hedef, belirtileri tamamen ortadan kaldırmak değil; bireyin bu belirtilerle işlevsel bir yaşam sürmesini sağlamaktır.

1. Psikoterapi (Birincil Yaklaşım)

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): En etkili tedavi yaklaşımıdır. Bireyin katastrofik düşüncelerini sorgulaması, davranışsal kaçınmaları azaltması ve beden algısını yeniden yapılandırması hedeflenir. Meta-analizlere göre BDT, belirti yoğunluğu ve sağlık kaygısı üzerinde anlamlı azalmalar sağlamaktadır (Henningsen et al., 2018).
  • Mindfulness Temelli Yaklaşımlar: Duygusal farkındalık ve bedenle ilişkiyi yeniden düzenlemeye yönelik olumlu etkiler sağlar.

2. Psiko-eğitim

  • Hastaya bozukluk hakkında bilgi verilmesi,
  • Bedensel belirtilerin stresle ilişkisi hakkında farkındalık kazandırılması,
  • Sağlık sistemiyle işlevsel ilişki kurma yöntemlerinin öğretilmesi.

3. İlaç Tedavisi

  • Antidepresanlar (özellikle SSRI’lar): Eşlik eden depresyon ve anksiyete semptomlarında etkili olabilir. Somatik belirtiler üzerinde dolaylı olumlu etkiler de görülmektedir.
  • Anksiyolitikler: Sınırlı süreli ve dikkatli kullanılmalıdır. Bağımlılık riski göz önünde bulundurulmalıdır.

İlaç tedavisi, tek başına yeterli değildir; psikoterapi ile birlikte kullanıldığında etkilidir.

4. Multidisipliner Yaklaşım

  • Psikiyatrist, aile hekimi, psikolog ve fizyoterapist gibi uzmanların birlikte çalışması gerekir.
  • Gereksiz tetkik ve sevklerden kaçınılmalı; “tek hekim–tek plan” yaklaşımı benimsenmelidir.

Günlük Hayata Etkileri

SBB, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. İş gücü kaybı, sosyal ilişkilerde bozulma, sürekli sağlık kurumuna başvurma, ev içi sorumlulukları yerine getirememe gibi sonuçlar doğurabilir. Ayrıca, bu bireylerde depresyon, panik bozukluk, madde kullanımı ve intihar riskinde artış gözlenebilir.

Sağlık sistemine aşırı yüklenme, maliyet artışı ve hekim–hasta ilişkilerinde zorluklar, bu bozukluğun toplumsal etkilerindendir. Bu nedenle, erken tanı ve etkili müdahale, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önem taşır.

Somatik Belirti Bozukluğu, biyolojik ve psikososyal etkenlerin etkileşimiyle ortaya çıkan, bireyin yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilen, ancak doğru yaklaşımla yönetilebilir bir ruhsal bozukluktur. Tanı sürecinde organik hastalık dışlamaları dikkatli yapılmalı, gereksiz müdahalelerden kaçınılmalıdır. Psikoterapi temelli, multidisipliner ve bireye özgü tedavi yaklaşımları ile belirtilerde önemli düzelmeler sağlanabilir.

Muayenehane görüşmesi veya online psikiyatri terapi randevusu için buraya tıklayın...

Comments for this post are closed.