Psikiyatrik Hastalıkların Sebepleri

PSİKİYATRİK HASTALIKLAR YALNIZCA PSİKOLOJİK KÖKENLİ OLMAYABİLİR...
Psikiyatri hekimleri, aldıkları tüm eğitimler sonucunda hastayı bütüncül olarak değerlendirmeyi öğrenirler. Zamanla, mesleki tecrübelerine hastalarından edindikleri deneyimler de eklenir.
Psikiyatristler, hastanın psikiyatrik durumunun nedenlerini değerlendirirken çok geniş bir yelpazeden bakarlar. Örneğin, bir psikiyatri hekimi; hastadaki bulguların psikolojik mi, zor hayat deneyimlerine ikincil olarak mı geliştiğini ya da vücut sağlığını bozan başka bir hastalıktan mı kaynaklandığını bütüncül olarak ele alır.
Psikiyatrik bulgu ve hastalıkların bir kısmının, kişinin psikolojik durumunun dışında; genel vücut sağlığı ile ilgili diğer bozukluklardan ortaya çıktığı (nedeni veya sonucu olarak) bilinmektedir. Örneğin; tiroid hastalıkları, beyin hastalıkları, beyin tümörleri gibi bazı tümöral oluşumlar, romatolojik hastalıklar, immünolojik hastalıklar, kardiyolojik hastalıklar, mide–bağırsak hastalıkları, kas–iskelet hastalıkları vb. pek çok sistem hastalığı, psikiyatrik semptomlara benzer bulgular oluşturarak sinsi bir şekilde ilerleyebilir.
Bazen de bu hastalıkların varlığı sonucunda hastalarda psikiyatrik bulgular ortaya çıkar. Psikiyatrik hastalıkların bazı belirtileri (örneğin; yorgunluk, iştahsızlık, çarpıntı, baş ve sırt ağrısı vb.) hem ciddi hastalıkların habercisi olabilir hem de yalnızca psikiyatrik rahatsızlıkların bulgusu niteliğinde olabilir. Bu tür şikâyetlerle başvurulan ilgili branş uzmanları, hastadaki bulguların psikolojik olduğu kanaatine vardıklarında zaman zaman hastayı psikiyatri uzmanına yönlendirir. Ancak çoğu zaman, psikiyatri ilaç tedavisini (genellikle antidepresanlar) kendileri başlatır.
Aslında doğru olan; başvurulan branş uzmanı (iç hastalıkları, kardiyoloji, cildiye vb.) tarafından reçete edilen ilacın bir psikiyatri ilacı olduğu fark edildiğinde, hastanın bu ilacı yazabilecek dalın uzmanı olan psikiyatristten görüş almasıdır. Bu, tedavinin etkinliğini artıracaktır.
Organlarla ilgili (organik bir nedene bağlı) bulguların yalnızca psikolojik kökenli olduğu anlaşıldıktan sonra, tedavinin bundan sonraki aşaması için psikiyatristlere başvurulmalıdır.
Psikiyatri dışı hekimler tarafından yazılan antidepresanlardan fayda görmeyen hastalar, sonrasında tekrar psikiyatristlere başvurmakta; bu da zaman kaybına yol açmaktadır. Unutulmaması gereken şey, “Hastalık yok, hasta vardır.” Her birey kendine özgüdür; her antidepresan her bulguya veya her hastalığa iyi gelmeyebilir.
Psikiyatristlerin, psikoloji kökenli nedenleri değerlendirseler bile mutlaka aynı ilaçları yazacakları düşüncesi yanlıştır ve bu durum, psikiyatri bilimi hakkında yeterli bilgi sahibi olunmamasından kaynaklanmaktadır.
Ayrıca, yalnızca psikiyatri dışı hekimlerin önerileriyle değil; tanıdık, komşu, akraba vb. kişilerin tavsiyeleriyle de psikiyatri ilaçlarının kullanılmaması gerektiği konusunda hemfikir olduğumuz için bu konuda ek bir açıklama gereği görmüyorum.
