Biriktirme Bozukluğu
Biriktirme Bozukluğu (Hoarding Disorder), değersiz ya da sınırlı değerdeki eşyaları elden çıkarma konusunda belirgin bir zorluk yaşanmasıyla karakterize edilen, bireyin yaşam alanlarını işlevsiz hale getirebilen kronik ve ilerleyici bir ruhsal bozukluktur. DSM-5’te bağımsız bir tanı olarak tanımlanan bu bozukluk, obsesif-kompulsif bozuklukla yakından ilişkili olmakla birlikte ondan ayrı özellikler göstermektedir. Biriktirme davranışı, bireyin ciddi işlev kaybı yaşamasına, sosyal izolasyonuna ve sağlık risklerine yol açabilir.

Biriktirme Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan DSM-5’e göre, biriktirme bozukluğu tanısı için şu kriterlerin karşılanması gerekmektedir:
- Bireyin, sahip olduğu eşyaları atma ya da onlardan ayrılma konusunda sürekli bir güçlük yaşaması. Bu güçlük, eşyaların atılmasının yol açacağı varsayılan sıkıntı ya da ihtiyaç duyulacağı düşüncesine dayanır.
- Bu güçlük, eşyaların yaşam alanlarında birikmesine neden olur ve bu alanların asıl işlevi kaybolur. Eğer alanlar boşsa, bu durum diğer bireylerin müdahalesiyle olmuştur.
- Biriktirme davranışı, klinik açıdan anlamlı sıkıntıya ya da sosyal, mesleki ve diğer önemli işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
- Bozukluk, tıbbi bir duruma bağlı değildir (örneğin beyin hasarı).
- Belirtiler, obsesif-kompulsif bozukluk, majör depresyon veya başka bir zihinsel bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
Biriktirme Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Biriktirme bozukluğunun başlıca belirtileri arasında:
- Kullanılmayan, bozulmuş veya gereksiz nesneleri bile tutma eğilimi,
- Eşyaları düzenleme ya da sınıflandırma konusunda yetersizlik,
- Yaşam alanlarının (mutfak, banyo, yatak odası) işlevsiz hale gelmesi,
- Yakın çevrenin (aile, komşu, ev sahibi) uyarılarına rağmen eşyaları elden çıkaramama,
- Eşyaların bir gün lazım olabileceğine dair inanç,
- Yoğun suçluluk, utanç veya savunma davranışları,
- Sosyal ilişkilerde bozulma ve yalnızlık gibi unsurlar bulunur.
Bu belirtiler zaman içinde artarak bireyin yaşamını ciddi şekilde zorlaştırabilir. Ayrıca sıklıkla depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu ve dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile birlikte görülmektedir.
Biriktirme Bozukluğu Nedenleri (Etiyolojisi) Nelerdir?
Biriktirme bozukluğunun gelişiminde biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörler birlikte etkili olmaktadır. Tek bir neden değil, çeşitli etmenlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Genetik faktörler, önemli bir rol oynamaktadır. Aile çalışmaları, biriktirme davranışının birinci derece akrabalar arasında daha sık görüldüğünü göstermektedir. Twin çalışmaları, kalıtım oranının %50’ye yakın olduğunu belirtmektedir.
Nörobiyolojik açıdan, prefrontal korteksin özellikle karar verme ve organizasyonla ilgili bölgelerinde işlev bozuklukları tespit edilmiştir. Fonksiyonel görüntüleme çalışmaları, biriktirme bozukluğu olan bireylerde anterior singulat kortekste ve insulada hiperaktivite olduğunu ortaya koymuştur. Bu bölgeler, hata tespiti ve duygusal anlam yükleme ile ilişkilidir.
Psikolojik faktörler arasında mükemmeliyetçilik, duygusal bağlanma güçlükleri, düşük stres toleransı ve kayıp yaşantıları öne çıkmaktadır. Travmatik yaşantılar sonrası ortaya çıkan kontrol duygusunu yeniden kazanma ihtiyacı da biriktirme davranışlarını tetikleyebilir.
Biriktirme Bozukluğu Risk Faktörleri
Bozukluğun gelişiminde etkili olabilecek risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
- Birinci derece akrabalarda biriktirme öyküsü,
- Çocukluk çağında yaşanan ihmal, kayıplar veya travmalar,
- Obsesif-kompulsif kişilik özellikleri,
- Sosyal izolasyon ve yalnızlık,
- DEHB veya depresyon gibi komorbid psikiyatrik bozukluklar,
- Geç yaşta başlangıç (genellikle 30 yaş üstü).
Biriktirme bozukluğu kadın ve erkeklerde benzer oranlarda görülmekle birlikte, erkeklerde başvuru oranı daha düşüktür.
Nasıl Tanı Konulur?
Tanı süreci, detaylı bir psikiyatrik değerlendirme ile başlar. Hastanın nesneleri biriktirme nedenleri, bu davranışın ne zaman başladığı, yaşam alanlarını nasıl etkilediği ve bireyin bu davranışlara dair içgörüsü değerlendirilir.
Tanı araçları arasında, Saving Inventory-Revised (SI-R), Hoarding Rating Scale-Interview (HRS-I) ve Clutter Image Rating (CIR) gibi ölçekler yer alır. Ayrıca depresyon, anksiyete, OKB ve DEHB gibi eşlik eden durumlar da dikkatle değerlendirilmelidir.
Biriktirme Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Biriktirme bozukluğunun tedavisi zorlu ve uzun süreli olabilir. Ancak uygun terapötik yaklaşımlarla belirtilerde anlamlı düzelme sağlanabilir. Tedavi biyolojik, psikolojik ve çevresel boyutları kapsayan çok yönlü bir müdahale gerektirir.
1. Psikoterapi (Bilişsel Davranışçı Terapi - BDT)
Biriktirme bozukluğunda en çok araştırılmış ve etkinliği kanıtlanmış tedavi yöntemi BDT’dir. Terapi sürecinde:
- Eşyaların işlevsel değeri üzerine yeniden yapılandırma çalışmaları yapılır,
- Biriktirme davranışını tetikleyen otomatik düşünceler tanımlanır,
- Aşamalı olarak atma (exposure) ve karar verme becerileri geliştirilir,
- Eşyaları sınıflandırma, organize etme ve azaltma süreçleri uygulanır.
Terapi genellikle 20–26 seans sürer. Ev ödevleri ve yerinde müdahaleler (örneğin ev ziyareti) tedavi sürecinde önemli yer tutar.
2. İlaç Tedavisi (Farmakoterapi)
Biriktirme bozukluğu DSM-5’te bağımsız bir tanı olarak yer alsa da, ilaç tedavisi çoğunlukla eşlik eden depresyon, anksiyete ya da OKB semptomlarına yönelik olarak planlanır.
Klinik çalışmalarda, SSRI'lar ile belirgin iyileşmeler gözlemlenmiştir. Ancak, Biriktirme Bozukluğuna özgül bir farmakolojik protokol henüz netleşmemiştir. İlaçlar genellikle psikoterapiye destek olarak kullanılır.
3. Aile Desteği ve Psiko-eğitim
Biriktirme davranışı genellikle aile içi çatışmalara neden olur. Bu nedenle hasta yakınlarının bozukluk hakkında bilgilendirilmesi önemlidir. Aile bireylerinin eleştirel tutumları azaltılmalı ve hastaya destekleyici yaklaşım benimsemeleri sağlanmalıdır.
Psiko-eğitim, hastanın içgörü kazanmasına ve tedaviye katılımını artırmaya yardımcı olur.
4. Toplum Temelli Müdahaleler
Özellikle ileri derecede birikintisi olan bireylerde ev ziyareti, belediye ya da sosyal hizmetlerle koordinasyon, mesleki rehabilitasyon gibi toplum temelli müdahaleler uygulanabilir. Bu tür yaklaşımlar, hem çevresel riskleri azaltır hem de bireyin yaşam kalitesini artırır.
Günlük Hayata Etkileri
Biriktirme bozukluğu, bireyin yaşam kalitesini çok yönlü olarak olumsuz etkileyebilir. Yaşam alanlarının eşyalarla dolması, kişisel bakımın ihmal edilmesine, hijyen koşullarının bozulmasına ve fiziksel yaralanma riskinin artmasına neden olabilir. Aile içi ilişkiler zedelenir, sosyal izolasyon derinleşir ve iş hayatı sekteye uğrar.
Ayrıca ev yangınları, düşmeler, haşere istilaları gibi çevresel riskler de artar. Birçok hasta, yardım almaktan kaçınır veya davranışının bir sorun olduğunu kabul etmez. Bu durum, tedavi sürecini daha da zorlaştırır.
Biriktirme Bozukluğu, hafife alınmaması gereken, bireyin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını ciddi biçimde tehdit eden kronik bir ruhsal bozukluktur. Erken müdahale, psikoeğitim, psikoterapi ve gerektiğinde ilaç desteği ile önemli iyileşmeler sağlanabilir. Ayrıca toplumsal farkındalığın artırılması, medikal ve sosyal destek sistemlerinin geliştirilmesi bu bozukluğun yönetiminde hayati öneme sahiptir.
