Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu (AAB), bireyin kendisi için bağlanma figürü olan kişi veya kişilerden ayrılacağı durumlara karşı yaşadığı aşırı ve gelişimsel düzeye uygun olmayan kaygıyla tanımlanan bir anksiyete bozukluğudur. Bu bozukluk, DSM-5 sınıflandırmasına göre yalnızca çocukluk dönemiyle sınırlı kalmayıp erişkinlikte de görülebilmektedir. AAB, bireyin sosyal, akademik ya da mesleki işlevselliğini önemli ölçüde etkileyen bir klinik tablodur.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Tedavisi - Online Terapi Psikiyatri

AAB genellikle çocuklukta başlar, ancak erişkinlerde de ortaya çıkabilir ve sıklıkla çocukluk döneminde teşhis edilmeden devam eder. Bağlanma figürlerinden ayrılma beklentisi dahi bireyde yoğun korku, üzüntü, endişe ve fiziksel belirtiler yaratabilir. Bu belirtiler ayrılma gerçekleşmese bile, yalnız kalma, ayrılma olasılığı, hatta bağlanma figürlerine bir zarar gelmesi düşüncesiyle tetiklenebilir.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

DSM-5’e göre AAB tanısı koymak için aşağıdaki belirtilerden en az üçünün, en az dört hafta (çocuk ve ergenlerde) ya da altı ay (erişkinlerde) süreyle devam etmesi gerekir:

  • Ayrılma beklentisi ya da gerçekleşmesi durumunda yoğun ve tekrar eden sıkıntı yaşama.
  • Bağlanma figürlerinin zarar göreceğine ya da başlarına kötü bir şey geleceğine dair sürekli ve mantıksız korkular.
  • Ayrılmaya neden olabilecek olaylar karşısında aşırı endişe (örneğin kaçırılma, kaybolma, hastalanma).
  • Ayrılmaya karşı direnç gösterme ya da okula, işe, seyahate gitmekten kaçınma.
  • Yalnız kalmaktan ya da bağlanma figürlerinin olmadığı yerlerde olmaktan kaçınma.
  • Ayrılma temalı kâbuslar görme.
  • Ayrılma sırasında ya da beklentisiyle fiziksel semptomlar (baş ağrısı, mide bulantısı vb.).

Bu belirtiler klinik olarak anlamlı bir sıkıntıya veya işlevsellikte bozulmaya neden olmalı ve başka bir bozuklukla daha iyi açıklanamamalıdır.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

AAB’nin belirtileri, duygusal, davranışsal ve fiziksel düzeylerde görülebilir. Duygusal olarak, birey ayrılma olasılığına karşı yoğun bir korku, panik, ağlama nöbetleri ve çaresizlik hissi yaşar. Davranışsal olarak, okula gitmeyi reddetme, yalnız kalmaktan kaçınma, ebeveynin sürekli yanında olma isteği gibi kaçınma davranışları ön plandadır. Fiziksel belirtiler arasında baş ağrısı, mide ağrısı, bulantı, titreme, uykusuzluk ve iştah değişiklikleri yer alır.

Erişkinlerde ise belirtiler daha çok işyeri performansında düşüş, ilişkilerde bağımlılık, ayrılık sonrası yoğun panik, obsesif düşünceler, madde kullanımına yönelme ve depresyonla birlikte görülebilir.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Nedenleri (Etiyolojisi)

AAB’nin gelişiminde birden fazla etmen rol oynar ve bozukluk biyopsikososyal bir model çerçevesinde açıklanabilir:

  • Genetik Yatkınlık: Aile çalışmaları, anksiyete bozukluklarının ailede görülme sıklığının arttığını göstermektedir. İkiz çalışmaları, ayrılma anksiyetesinin kalıtımsal yönünü desteklemektedir (Hudziak et al., 2004).
  • Nörobiyolojik Faktörler: Amygdala, hipokampus ve prefrontal korteks gibi yapılarla ilişkili işlev bozuklukları, anksiyete bozukluklarının temel nörobiyolojik altyapısını oluşturur. Serotonin, dopamin ve norepinefrin sistemlerindeki dengesizlikler de ayrılma anksiyetesiyle ilişkilidir.
  • Bağlanma Kuramı: Bowlby’nin bağlanma kuramına göre, erken çocukluk döneminde güvenli bağlanma geliştiremeyen bireylerde ayrılma anksiyetesi gelişme riski artar. Annenin aşırı koruyucu ya da ihmalkâr tutumu bu süreci etkileyebilir.
  • Travmatik Yaşantılar: Ebeveyn kaybı, boşanma, hastaneye yatış gibi ani ayrılık deneyimleri, çocukta yoğun kaygı gelişmesine neden olabilir. COVID-19 pandemisi gibi küresel krizler de çocuk ve ergenlerde ayrılma kaygısını artıran risk faktörleri arasında yer alır (Orgilés et al., 2020).

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Risk Faktörleri

AAB için öne çıkan bazı risk faktörleri şunlardır:

  • Anksiyete bozukluğu veya depresyon geçmişi olan ebeveynler.
  • Aile içi çatışmalar, boşanma, ebeveyn kaybı.
  • Aşırı koruyucu ebeveynlik tarzı.
  • Düşük sosyoekonomik düzey.
  • Kadın cinsiyet (özellikle çocukluk döneminde daha sık görülür).
  • Erken yaşta kreşe başlama veya bakım veren kişinin ani değişimi.

Nasıl Tanı Konulur?

AAB tanısı, ayrıntılı bir klinik değerlendirme süreciyle konulur. Tanı sürecinde hem bireyin hem de ailesinin öyküsü alınmalı, semptomların gelişimi ve süresi değerlendirilmelidir. Klinik görüşmenin yanı sıra aşağıdaki ölçme araçları tanıya yardımcı olabilir:

  • SCARED (Screen for Child Anxiety Related Emotional Disorders)
  • ADIS (Anxiety Disorders Interview Schedule)
  • CBCL (Child Behavior Checklist)
  • Separation Anxiety Avoidance Inventory (SAAI) (erişkinlerde kullanılır)

Ayrıcı tanıda yaygın anksiyete bozukluğu, özgül fobi, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon gibi durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca fiziksel belirtilerin organik nedenlerle ilişkili olup olmadığı da değerlendirilmelidir.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

AAB’nin tedavisinde psikoeğitim, psikoterapi ve gerektiğinde farmakoterapi uygulanır. Tedavi bireyin yaşına, semptom şiddetine ve eşlik eden diğer bozukluklara göre şekillendirilir.

1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

AAB’nin birinci basamak psikoterapi yöntemi BDT’dir. Terapi sürecinde çocuğun ayrılmayla ilişkili düşünceleri değerlendirilir ve işlevsel olmayan inançları yeniden yapılandırılır. Maruziyet temelli uygulamalarla çocuğun ayrılma durumuna aşamalı biçimde uyum sağlaması hedeflenir. Ebeveynlerin de sürece dahil edilmesi, özellikle çocuklarda tedavi başarısını artırır.

2. Oyun Terapisi (Çocuklar için)

Küçük çocuklarda, ayrılma temalı kaygıların oyun üzerinden işlenmesi, hem duygusal dışavurumu kolaylaştırır hem de terapötik bağ kurmayı sağlar.

3. Aile Terapisi ve Psikoeğitim

Ailenin, çocuğun kaygısına karşı aşırı koruyucu ya da kaygıyı pekiştirici tutumlar yerine destekleyici bir yaklaşım benimsemesi sağlanmalıdır. Psikoeğitim ile hem çocuk hem de ebeveyn, bozukluğun doğası, belirtileri ve baş etme stratejileri hakkında bilgilendirilir.

4. İlaç Tedavisi

Orta ve ağır şiddette AAB vakalarında, BDT’ye ek olarak farmakolojik müdahale düşünülebilir. SSRI grubu antidepresanlar çocuklarda ve ergenlerde güvenli ve etkili olarak kabul edilir. Ancak ilaç tedavisi mutlaka uzman kontrolünde ve psikoterapi ile birlikte yürütülmelidir.

5. Erişkinlerde Müdahale

Erişkin AAB, genellikle depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu ya da kişilik bozukluklarıyla birlikte görülür. Bu nedenle tedavi planı daha kapsamlı olmalı; bireysel psikoterapi, grup terapisi, gerektiğinde ilaç tedavisiyle desteklenmelidir.

Günlük Hayata Etkileri

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, bireyin yaşamını ciddi şekilde sınırlayabilir. Çocuklarda okula devam etmede güçlük, arkadaş ilişkilerinde sorunlar, akademik başarıda düşüş görülür. Ayrılma kaygısı nedeniyle çocuk ebeveynin yanından ayrılamaz, okul gezilerine katılamaz ya da sosyal etkinliklerden uzak durur. Bu durum çocuğun sosyal becerilerinin gelişimini sekteye uğratır.

Erişkinlerde ise yoğun bağımlılık ilişkileri, partnerle ayrılmaya karşı aşırı tepki, iş hayatında devamsızlık, seyahat korkusu ve yalnız kalamama gibi sonuçlar doğurabilir. Bu bozukluk uzun vadede depresyon, agorafobi, panik bozukluk ve madde kullanımına zemin hazırlayabilir. Ayrıca bireyin yaşam kalitesini, özgüvenini ve özerkliğini önemli ölçüde azaltabilir.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, yalnızca çocukluk dönemine özgü olmayan, hayatın her evresinde bireyin işlevselliğini etkileyebilecek bir anksiyete bozukluğudur. Erken tanı, uygun psikoterapi ve gerektiğinde farmakolojik müdahale ile AAB’nin seyrinde önemli düzelmeler sağlanabilir. Özellikle aile iş birliği, psikoeğitim ve gelişimsel ihtiyaçlara duyarlı bir yaklaşım, tedavi sürecinin başarısını belirleyici faktörlerdendir. AAB’nin göz ardı edilmemesi, toplumsal farkındalığın artırılması ve ruh sağlığı hizmetlerine erken erişimin desteklenmesi gereklidir.

Muayenehane görüşmesi veya online terapi psikiyatri randevusu için buraya tıklayın...

Comments for this post are closed.