Farmakoterapi; ilaçlarla tedavi anlamına gelmektedir. Psikofarmakoloji ise; Psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde, ilaçların kullanımını sağlayan çalışmalara verilen addır. Modern psikofarmakoloji temellerini iyi anlayabilmenin yolu, beynin kimyasal, elektriksel ve anatomik yapılarını iyi anlayabilmekten geçmektedir. Modern psikofarmakoloji, büyük ölçüde, nörotransmisyon adı verilen mekanizmaların aksaklıklarına yönelik geliştirilmiş ilaçlar ile kişinin, düşünce, duygu, tutum-davranış, algı,hafıza vb. oluşan psikiyatrik semptomlarını tedavi etmeyi amaçlar. Nörotransmisyonun anatomik temeli, sinir hücreleri arasındaki sinaps adı verilen, bağlantılardan oluşur. Beyinde sinaps adı verilen bu özelleşmiş bağlantılar, sayısal olarak, trilyonları bulmaktadır. Bu kadar karmaşık yapıya sahip beynimizdeki sinir hücrelerindeki işlev bozuklukları, kişide psikiyatrik semptomların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Beynin işlevlerinin giderek daha iyi anlaşılması daha etkin, daha az yan etkiye sahip, daha iyi tolere edilebilen ilaçların gelişmesini sağlamaktadır. Psikiyatrik bozuklukları tedavisinde kullanılan ilaç grubuna "Psikotroplar" adı verilir. Örneğin; antidepresanlar, antipsikotikler, anksiyolitikler, duygudurum düzenleyiciler, hipnotikler vb.gibi. Psikiyatri hastasına ilaç başlanırken, hastanın mevcut psikiyatrik bulguları, genel tıbbi durumu, varsa hastalık ve/veya kullandığı ilaçlarla muhtemel etkileşimi, varsa daha önceden kullandığı ilaçların etkisi vb. gibi pek çok faktör gözden geçirilir. Hastanın takibinde ise, ilaç etki ve yan etkileri değerlendirilir. Psikiyatri hekimine her başvuran hastaya, ilaç önerileceği ve ilaçların faydadan çok zara vereceği kanısı hatalı bir kanıdır. Her tıp dalındaki gibi, ihtiyacı olmadığına kanaat edilen veya yalnızca psikoterapi ile tedavisinin yapılabileceği kanaati oluşan danışanlara ilaç önerilmemektedir. Tıbbın en temel ilkesi olan "Primum Non Nocere: Önce zarar verme" ilkesi bit tıp dalı olan Psikiyatri için de en temel ilkedir.